Parmağımızın ucunda bir cetveli dengelemenin ne
denli zor olduğunu çocukluktaki denemelerimizden biliriz.
Helikopterin uçunılması da bu tür bir denge kurma yeteneğini
gerektirir. Bu beceriyi insanlar zamanla kazanabilirler ama
makinelere bunu öğretmek çok zordur. Makinelerin önceden saptanmış
belli yetenekleri, bazı değerlerin belirlenen düzeyleri aşaması
durumunda, mekanik veya elektriksel düzenlemelerle kontrol
edilebilir. Örneğin bir odanın belirli bir sıcaklıkta tutulması,
iklimlendirici pervanesinin devrini artırıp azaltarak
gerçekleştirilebilir. Oda sıcaklığı belirli bir değere erişince,
pervaneyi çeviren elektrik motoruna elektrik akımı verilir ve
motor döner; sıcaklık belirli bir değerin altına inince akım
kesilir ve motor durur. Sonuçta odanın ısısı istenen sıcaklık
civarında bir salınım yapar.
Makineler "azıcık", "çok", "eh işte",
"kararınca" gibi terimleri anlamazlar. Bu yüzden makinelere
belirli büyüklükler tam olarak tanıtılır. Matematiksel olarak
makineler için bir parametrenin değeri ya vardır ya da yoktur.
Yani makineler, Aristo'dan bu yana gelen bir mantık ile
çalışırlar. Ancak altmışlı yıllarda ilk kez "BULANIK MANTIK (FUZZY LOGIC)"
kavramı ortaya atıldı: Buna göre var ya da yok yerine, bir miktar
vardan, bir miktar da yoktan oluşan kemiyetlerden söz edilmeye
başlandı. işte bu yeni mantık ve uzman sistemler yardımı ile
makineler, zamanımızda çok farklı bir biçimde çalışır oldu.
Makinelere yüklenen kontrol işlevlerinde
insanın düşünme tarzı örnek alınmaya başlandı. İnsanın sinir
sistemi örnek alan bu uzman sistemlerin sayesinde de makineler
eğitildi ve işletmede ortaya çıkabilecek bütün ayrıntılar
makinelere tanıtıldı. Buna göre çalışan iklimlendirici aygıtı oda
sıcaklığına göre motor devrini ayarlayabilmektedir. Bu tür
kontroller ile nükleer santraller, ütü, çamaşır makinesi,
Japonya’daki Sandai kentinin metrosu çalıştırılmaktadır. Metroda
bulanık mantık kullanarak % 10 daha az enerji tüketmenin yanı
sıra, trenlerin makinist olmaksızın, durması gereken yerin t3 cm
civarında durması da sağlandı. Bakalım İstanbul ve Ankara
metrolarında da bulanık mantık kullanan sistemler mi, yoksa biraz
bulanık seçen makinistler mi kullanılacak?
Diğer Düşünce Deneyleri için tıklayınız...